Ertuğrul Özkök: Koç’un aktivist CEO’sunun salı akşamı yirmi patrona verdiği korkunç rakamlar
Ertuğrul Özkök | Zamanın Ruhu
Geçen salı akşamı İstanbul’un yükselen restoranı Seraf…
Geniş ana salonu tamamen dolu.
Bir masada eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül dostlarıyla yemek yiyor.
Yan tarafta panolarla ayrılmış bir bölümde ise uzun bir masa kurulmuş.
Masanın uç tarafına bir ekran yerleştirilmiş.
Genç, fit bir erkek ayakta, ekranın kenarında konuşuyor.
Uzun masada ise Türk iş dünyasının tanınmış simaları oturuyor.
Masanın etrafındaki yirmi patron kimlerdi?
Ülker grubunun iki en üst patronu Murat ve Ali Ülker ile üçüncü kuşaktan Yahya Ülker’i görüyoruz.
Finansbank Yönetim Kurulu Başkanı ve TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Ömer Aras.
İstinye Park’ın iki patronundan Zafer Kurşun.
Akfen Holding Yönetim Kurulu Hamdi Akın, Türkmen Holding’in patronu Atilla Türkmen, Mudo mağazalarının kurucusu Mustafa Taviloğlu ve şirketin ikinci kuşak yeni, genç patronu Ömer Taviloğlu.
MNG’nin patronu Mehmet Nazif Günal…
Tabanlıoğlu grubunun patronu Murat Tabanlıoğlu…
TV Yapımcısı Mustafa Oğuz…
Münir Özkök, Alber Elvasvk, Agah Uğur, Engin Frayman, Murathan Günal…
Ve Seraf Restoranın sahibi Doğan Yıldırım…
Masada 2 gazeteci var.
Zafer Mutlu ve ben…
Arçelik SEO’su Hakan Bulgurlu
Yirmi patrona konuşan kişi, tanınmış bir CEO ve aktivist
Yemeğin konuşmacısına gelince…
Koç grubuna ait Arçelik’in CEO’su Hakan Bulgurlu.
Uluslararası planda tanınmış bir iş insanı.
İş insanlığı başarısının yanında bütün dünyada bir çevre ve iklim aktivisti olarak tanınıyor.
Gecenin davet yazısında Hakan Bulgurlu’nun Antarktika’ya yaptığı geziyi fotoğraf ve videolarla anlatacağı belirtiliyor.
Yemekten önce hepimizi şaşırtan bir cümle
Ancak yemek başlamadan önce yaptığı konuşmada hepimizi şaşırtan bir şey söylüyor:
“Amacım size bir seyahati anlatmak değil. Asıl amacım bu dünyayı ve hepimizi bekleyen yakın ve açık bir tehlikeyi anlatmak.”
Ve ekliyor:
İçimden “eyvah” diyorum, “Uzun ve sıkıcı bir çevre kirlenmesi ve küresel ısınma nutku dinleyeceğiz.”
Ama daha üçüncü dakikada görüşüm tamamen değişiyor.
Masada bulunan bütün patronlar pür dikkat dinlemeye başlıyor.
Hakan Bulgurlu, Everest’te
Hep birlikte bir korku tüneline giriyoruz
Müthiş bir hikaye etme kabiliyeti, aynı ölçüde etkileyici bir üslup…
Ve hepimizin tüylerini dimdik eden rakamlar… Bilgiler…
Bütün masa küçük vagonların üstünde bir korku tüneline giriyor.
Hakan Bulgurlu’nun sunumu Himalayalar’ın Everest tepesine yaptığı tırmanışı ile başlıyor.
Yani zirveye kadar…
Bu seyahatle ilgili çok ilginç bilgiler ve görüntüler seyrediyoruz.
300 kişi tırmanmışlar, aralarından 14’ü ölmüş
Bizi ürküten ilk rakam Everest tırmanışını anlatırken geliyor.
300 kişilik bir grupla tırmanıyorlar.
Bu tırmanış sırasında 7 bin-7 bin 500 metre arasında on dört kişi hayatını kaybetmiş.
Kiminin oksijeni, kiminin suyu bitmiş. Kimi soğuğa dayanamamış.
Bir yerde okumuştum, Everest’te 8 bin metreye tırmanan her on kişiden 1’i hayatını kaybediyormuş.
Video görüntüleri içindeki kayıp dağcıların fotoğrafları
Video görüntüleri içinde küçük bir bölüm var ki kanımız donuyor.
Çadırların yanında yatan cesetler…
Bazıları daha önce tırmanışlarda ölen dağcılarmış.
Bazılarının üzerinde Amerikan, bazılarının üzerinde Kanada bayrakları örtülmüş.
Canlı renklerden oluşan giysileri içinde rengarenk, sanki canlıymış gibi donmuşlar.
“Görüntüleri veremem, dağcılık etiğine aykırı”
Tabii gazeteci olarak o kareleri almak istiyorum.
“Bu tırmanışın etik kuralları var. Ailelerine saygıdan bu fotoğrafları yayınlamıyoruz.”
Hakan Bulgurlu, hayatını kaybeden bir Fransız kadının hikayesini anlattı. Suyu bitmiş. Bulgurlu, “Kalan suyumu onunla paylaştım” diyor.
Orada bir ay eksi otuz beş derecede kalmışlar.
Google’da bir arama yaptım ve orada ölmüş dağcıların fotoğraflarını buldum ama Hakar Bulgurlu’ya söz verdiğim için burada kullanmıyorum.
Hakan Bulgurlu, Everest’te iklim değişikliği dövizi açarken
Antarktika’ya turist olarak gitmek var, bir de böyle
Sonra Antarktika’ya yaptığı geziyi anlatmaya başlıyor.
Antarktika’ya 2 türlü gidilebiliyor.
Biri kıyılara…
Buraya gitmek pahalı ama parası olan binlerce insan gidiyor.
Mesela bu konuşmayı o masada bizimle izleyen Zafer Mutlu da kıyılara turistik gezi yapanlardan.
Ancak Antarktika’nın bilimsel araştırmalar yapılan kara kısmına yılda sadece 400 kişiye izin veriliyor.
Önce Antarktika ile ilgili ilginç bilgiler verdi.
Şu karşıda gördüğün yer var ya, orayla aramızda 16 saat fark var
Kıtanın en güney ucuna kadar inmişler.
Orada çok küçük bir daire etrafında on altı ayrı saat dilimi yaşanıyormuş.
“Bizim kamp kurduğumuz yerden Amerikalıların araştırma merkezi çıplak gözle rahat görünüyordu. Ama orasıyla bizim bulunduğumuz yer arasında on bir saat fark vardı” diyor.
Antarktika kara parçası üzerinde, Kuzey Kutbu ise deniz üzerinde
Antarktika aslında bir kara parçası üzerinde duruyor.
Bu toprağın üstünde 3 kilometre derinliğinde bir buz tabakası var.
Bu kara kısmı bir çanak şeklinde.
Bu çanağın kenarında 2 çok büyük buzul var.
“Bunlardan biri veya ikisi er veya geç kırılacak. İşte o zaman denizler yükselecek” diyor.
Kuzey kutbunun altında ise kara parçası yok.
Buzun altı tamamen su.
Antarktika
Antarktika’da bir yangın çıkarsa söndürülemez
Antarktika ile ilgili en çarpıcı bilgilerden biri şu:
Burası çok kuru. Havada hiç nem yok. Yani burada çok kolay yangın çıkabilir.
Ama yanıcı madde ve orman olmadığı için yangın tehlikesi yok.
“Giydiğiniz ceketin önünü açarsanız bu buz toz halinde dışarı fırlıyor” diyor.
İşte bu noktadan itibaren tüylerimizi diken dike eden bilgiler gelmeye başlıyor.
Arkadaşlar biliyor musunuz, geçtiğimiz şubat ayının ilk 8 günü…
Verdiği ilk rakam şu:
“Geçtiğimiz 2023 yılında her ay, dünyanın geçmiş ortalamasından daha sıcaktı.”
Özellikle eylülden sonraki sonbahar ve kış ayları yüzde 0.84 ile yüzde 0.95 derece daha yüksekti.
İkincisini ise şu çarpıcı rakamla veriyor:
“Arkadaşlar biliyor musunuz, geçtiğimiz şubat ayının ilk 8 günü, dünya tarihindeki en sıcak günlerdi.”
2022’de 2023 için hedef koyduğumuz 1.5 derece artışı bu yıl sonunda geçeceğiz
2024 muhtemelen 2023’ten daha sıcak olacak.
Beklenti ise şu:
2024’te küresel ısınma 1.46 derece artmış olacak.
Bunun anlamı ne?
Dünya, 2022 yılında Paris’te bir iklim konferansı yaptı.
Bu konferansta bütün dünyaya küresel ısınmanın 2030’a kadar 1.5 derece ile sınırlandırılması hedefi kondu.
Oysa bu düzey, 2024’ün sonunda aşılmış olacak.
Eriyen buzullar, fotoğraf: AA
Kuzey ve Güney Kutup buzulları eriyip denizler 65 metre yükselirse
Gelelim bu ısınmanın sonuçlarına…
Yeryüzündeki Kuzey Kutbu ve Antarktika’daki buzların hepsi bu küresel ısınma yüzünden erirse ne olur?
Hesabı yapılmış.
Denizlerin seviyesi altmış beş metre yükselir.
Bunun altmış metresi de sadece yukarda anlattığı Antarktika’daki buzların erimesi ile meydana gelecek.
İyi haber: Önümüzdeki 200 sene, 65 metre yükselmesi mümkün değil
İyi habere gelince…
Bunun öyle 100-200 sene içinde olması mümkün değil.
Çünkü denizin 120 metre yükselmesi ancak on iki bin yıl içinde mümkün olabiliyor.
Bu da bir yüzyılda 1 metre demek.
Yani bırakın bugün benim gibi yetmiş altı yaşında olmayı, henüz doğanlar için bile böyle bir tehlike yok.
Ama 2030’a kadar çok daha “açık ve yakın bir tehlike” var.
Sular 30 santim yükselirse, nüfusu 100 binin üzerinde 4 bin şehir yok olur
Suların otuz santim yükselmesi…
Ne mi olur?
Bugün dünyadaki insanların üçte biri sahillerden 100 kilometre içeriye kadar uzanan bantlarda yaşıyor.
Bu da nüfusu 100 binin üzerinde 4 bin sahil şeridi demek.
Sular otuz santim yükselirse…
Mesela Miami sular altında kalır.
Miami’den ev almayın, boğazdaki yalınızı satın
Bulgurlu, “Bugün Amerika’da normal bir mortgage süresi otuz yıl. Yani Miaimi’de morgtage’la ev almak artık akıl karı bir iş değil” diyor.
Ya İstanbul?
Şakayla karışık söylüyor:
“Boğaz”da yalılarınız varsa satın.”
Biraz abartılı gelebilir size.
Bu yüzyılın sonuna kadar sadece Antarktika ve Grönland 3 metre yükseltebilir
Ama son bazı araştırmalar sadece Antarktika ve Grönland’daki buzların erimesinin bu yüzyıl sonuna kadar sularda 3 metre yükselmeye yol açacağını iddia ediyor.
Buna karşılık ilginç bir iddiayı da ortaya atıyor.
Belki itiraz edeceksiniz ama Kanal İstanbul iyi bir çözüm olabilir
Eğer suların bu yükselmesi tehlikesi varsa İstanbul Kanalı projesi, bunun etkilerini azaltmak için iyi bir fikir olabilir.
Tam şu yerel seçimler sırasında ilginç bir tartışma konusu…
Ve bütün bunların sonunda mesele “Karbon salım” meselesine geliyor.
Bugün yatırım yapacak bütün şirketlerin temsilcilerine sesleniyor:
“Yatırım yapacaksınız, karbon salım meselesini çok ciddi biçimde düşünün…”
Çünkü bu anlattığımız apokaliptik senaryonun en büyük sebeplerinden biri karbon salımı olacak.
Dünya beyaz eşya pazarında en büyük oyunculardan biri haline gelen Arçelik ve Beko’nun bu konuda yaptığı çalışmaları anlatarak sunumu tamamlıyor.
Keşke Abdullah Gül de o salona gelip izleseydi
Çok uyarıcı bir konuşmaydı.
Bence Bulgurlu bunu bütün şirketlere, siyasetçilere, üniversite öğrencilerine tam da bu ilginç seyahat görüntüleri ile böyle etkileyici bir hikayecilikle anlatmalı.
Ben ayrılırken eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hala oradaydı.
İçimden keşke onu da davet etseydik ve o da dinleseydi diye geçirdim.