23 Ekim’de Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ’nin (TUSAŞ) Ankara Kahramankazan’daki genel merkezine düzenlenen saldırının ardından, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Ankara’dan birçok üst düzey isim saldırının hedefinde Türkiye’nin savunma sanayinin olduğunu söyledi.
Saldırıda 5 kişinin hayatını kaybettiği, 22 kişinin de yaralandığı açıklandı.
Saldırıyı henüz üstlenen olmadı.
TÜSAŞ’ı “Türk savunma sanayisinin lokomotif kuruluşlarından” biri olarak nitelendiren cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırının, “‘Tam Bağımsız Türkiye’ idealimizin timsali olan savunma atılımlarımızı” hedef aldığını belirtti.
Türkiye’de yaklaşık 50 yıldır savunma sanayinde “dışa bağımlılığın azaltılması” girişimlerinde Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) önemli bir miladı temsil ediyor.
Resmi verilere göre 2000’lerin başında yüzde 20’lerde olan savunma sanayi yerlilik oranı 2024 itibarıyla yüzde 80’leri aştı.
Savunma sanayi eko-sisteminde bugün 3 bin 500’den fazla firma 90 binden fazla çalışanı istihdam ediyor.
Bugün 15 binden fazla çalışanı olan TUSAŞ, milli imkanlarla savunma sanayinin desteklenmesi için Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde kurulan ilk üreticilerdendi.
TUSAŞ’ın bugün yüzde 55’e yakın hissesi Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’na, yüzde 45’e yakın hissesi de Savunma Sanayii Başkanlığı’na ait.
Şirketin 23 Ekim’deki saldırıya hedef olan Akıncı-Ankara’da bulunan tesisi, yüksek teknoloji ürünü makine ve teçhizatla donatılmış modern uçak üretiminde kullanılıyor.
1970’lerin sonlarından itibaren TUSAŞ’ın uluslararası bir savaş uçağı geliştirme programına katılması amaçlanıyordu.
Türk Hava Kuvvetleri’nin (THK) savaş uçağı için F-16’ları kullanılması kararının ardından birlikte; bu uçakların üretimi ve entegrasyonu için ABD ile TUSAŞ ortaklığında (Turkish Aerospace Industry / TAI) şirketi 25 yıllığına kuruldu.
Ancak bu süre tamamlanmadan 2005 yılında TAI tamamen Türkiye’ye geçti ve yeniden yapılandırılarak TUSAŞ altında konumlandırıldı.
2004’te Savunma Sanayii İcra Komitesi’nde yurt dışından tank ve İHA dahil alım planları durdurulmuş ve TSK’nın ihtiyaçlarının milli ve yerli kaynaklarla karşılanması kararı alınmıştı.
Bunun ardından Türkiye’de savunma sanayinde yerlileşme büyük bir ivme kazandı.
Onlarca yerel ve uluslararası projeye imza attı
Bugüne kadar onlarca yerel ve uluslararası projeye imza atan TUSAŞ, Türkiye’nin başlıca savunma ihracatçılarından biri.
Türkiye İhracatçılar Meclisi’ne (TİM) göre TUSAŞ, bu yıl savunma ve havacılık kategorisinde en çok ihracat yapan şirket oldu. En çok ihracat yapan 1000 firma arasındansa 27’nci sırada yer aldı.
TUSAŞ, HÜRKUŞ ve HÜRJET gibi uçak, GÖKTÜRK uyduları ve ANKA markalı İnsansız Hava Aracı (İHA) projeleriyle tanınıyor.
Şirketin en önemli projelerinden biri de yapım süreci devam eden KAAN.
Türkiye’nin ilk milli muharip uçağı KAAN 21 Şubat 2024’te ilk uçuşunu gerçekleştirmişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, KAAN’ı Amerikan savaş uçağı F-16’ya benzeterek, “Türkiye, kendi beşinci nesil savaş uçağını üretme yolunda çok kritik bir eşiği daha geride bıraktı” demişti.
Beşinci nesil savaş uçakları, savaş alanında büyük bir fark yaratan gizlilik, hassas saldırı yetenekleri, hız ve çeviklik gibi özelliklerle biliniyor.
Ancak TUSAŞ’ın paylaştığı bilgilere göre KAAN’ın test uçuşları için F-16’larda yer alan Amerikan yapımı F110 motoru kullanılması eleştirileri de beraberinde getirmişti.
KAAN’ın 2028 yılında Türk Hava Kuvvetleri envanterine girmesi amaçlanıyor.